OĞLUMA

OĞLUMA      

 

Biliyorsun ki, oğlum, ortada ne sen varsın,

Ne seni yeryüzüne getirecek bir anne:

Bir gün cihana gelmen mukadderse, anlarsın,

Bu gelişten gözümü, gönlümü yıldıran ne?

 

Her gün saban başında topladığın kederler

Seni yorgun çıkarır sabahın altısına

Çalışkan ellerine bakanlar kirli derler,

Leke derler alnında güneş karaltısına.

 

İnce belin bükülmez zamanın dizlerinde,

Öpülen eteklere ayağını silersin.

Yoksulluğun yüzerek sonsuz denizlerinde

Gördüğün her kıtaya açıktan diş bilersin.

 

Ayağında çarıklar dökülür parça parça,

Göz yaşların çürütür gömleğinin kolunu.

Bir lokmanın ardında dolaşır haftalarca,

Sürgün gibi gezersin kendi Anadolu'nu!

 

Fazilet arkadaşın, hakikat yoldaşınla

Seyredersin yabancı bir ufkun baharını,

Bulutları delsen de yükselen dik başınla

Sonunda mal edersin bir dişiye varını.

 

Akşamları bir camın önünde seni değil,

Elindeki çıkını gözetleyen karındır.

Hakkın önünde eğil, zulmün önünde eğil!

Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır...

 

Derdim, omuzlarına yük olmasın bu varlık,

Derdim, oğlum ne haktan, ne kuldan bir şey umsun.

Nasip olmaz kimseye bu kadar bahtiyarlık

Ki sen benim doğmamış, doğmayacak oğlumsun!

Bugün 145 ziyaretçi (460 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol