EY SARI GÖK BULUTU
EY SARI GÖK BULUTU
dön kendine, gözlerimi yüzünde
vur kendini kimsesiz yollara ömrünün
ey sarı gök bulutu, ey ızdırap gülşeni
zaman definesini taşı dağarcığında
yoksa aşkı bir belalı vadiye çekersin
eline geçince ruhun dizginlerini
umudunu imkansız çöllere taşır ölüm
kumların dehşetine salar gezginlerini
efsunlu bir vahanın bağrına düşer ölüm
eteği neden yaslı keremsiz kalan dağın
hangi rüzgar kuruttu duygular tarlasını
ey sarı gök bulutu, ey ızdırap gülşeni
dokundur ellerini şiirin alevine
yoksa aşk, bir köşede ansızın yakar seni
dön kendine, anlarsın; yıllar boyu çaresiz
olmak ne kadar acı karanlık bir kuyuda
birer birer kapanır güneşin perdeleri
kaybedersin bir daha dönmemek üzere geri
riyakar neş’eyi de, budala uykuyu da