EHRAM
EHRAM
Ey aşılmaz dağların ardında,
Ulaşılmaz beldelerden uzak,
Hasretin dallarını tutan sak,
Mavi, sonsuz bir tâkın altında!
Ey gülüşü sabahlardan güzel,
Dünyası düşüncelerden geniş.
Ey göğsünde ilâhî geriniş,
Rüyalarıma hükmeden güzel!
Nerde eğilen dalından yere
Portakalların düştüğü çardak
Kadehe duyarak değen dudak,
Sergile bakan göz gecelere.
Yanmış ruhu titreyen ilâhî
Yapraklarda billûrlaşan seher,
Nerde cam kokan tahta testiler,
Geyik sesiyle çınlayan vâdi?
Yaldız dallarda, çiçek yerine
Yıldız açmaz mı artık ağaçlar?
Yanmaz mı bin rüya ile saçlar
Kapanıp günün eteklerine.
Ey gülüşü sabahlardan güzel,
Dünyası düşüncelerden geniş;
Ey göğsünde îlâhi geriniş
Rüyalarıma hükmeden güzel!
Hakikate olmaz mı acep râm
Yıllardır beslediğim düşünce?
Çıkılmaz dağlardan da mi yüce
Hasretlerin tırmandığı ehram?