ÂFÂT
ÂFÂT
Sana verilmişti emânet
Arz sana verilmişti
Bilemedin ateşin ve suyun kıymetini
Toprağın sabrı tükendi
Ve delindi kalbi yeryüzünün
İşte ölümün dehşet halleri
Bir bir solduruyor karanfilleri
Başladı hamlesi kaderin
Petrol tankları kara bir ağıt gibi
Yükseliyor televizyon antenlerinden
Sam füzeleri bilgisayarlar sustu
Küreselleşen dünyada
Bir defne dalını ve gecede üşüyen
Bir serçe yavrusunu unuttun
Yağmur yağmıyor artık
Hileli sarnıç sularının kokularından
Kalbinin derinliklerindeki korku
Bir maska çeviriyor bütün yüzleri
Isınmış sular öfkeli enerji yüklü
Yarım kalmış çikolatasıyla
Bir çocuk toprak altında
Seni bekleyen dehşetengiz ölü
Çukur kaz ve ölümün dilini anla
Perde açılırken bir isyan susuyor
Şimdi konuşan aczin dili
Hani mahallemiz haritanın neresinde
İncittiğimiz balıkların
Bedduâsı bu dalga
İştahlı bir kuyu olarak
Geçiyor tarihin kayıtlarına
Uçurumdan korkar toprağa basardın
Banka kartları güvenliydi
Oysa an meselesiydi dehşet
Ölüm bir karınca sabrıyla
Yanı başında bir perdenin ardından
Konuşurken sana
Âhiretten ve hesaptan bahsediyordu
Uyanıp karşı dağlara bakmadın
Solan bir yaprak ölü bir karınca
Sofralarımızda insan cesetleri
Fark edilmeyen bombalar
Doğudan batıya dehşet sancakları
Hiç biri her gün içinden geçtiğin çarşılarda
Uğuldayan hayatın sırrına taşımadı bizi
Bir adım bir adım daha
Derken bir gün bir güne eklenemedi
Şimdi soyunup dünya hâllerinden
Sana göçüyoruz Rabbim