BİR GECE

BİR GECE

 

Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,

Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!

 

Lakin, o ne husrandı ki: Hissetmedi gözler,

Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!

 

Neden görecekler? Göremezlerdi tabiî;

Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi,

 

Bir kerrede, mâmûre-i dünyâ, o zamanlar,

Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.

 

Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;

Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!

 

Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin.

Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi.

 

 

Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz,

Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!

 

Bir nefhada insanlığı kurtardı o Ma'sum,

Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!

 

Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;

Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi geberdi!

 

Âlemlere rahmetti evet şer-i mübîni,

Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.

 

Dünya neye sâhipse, O'nun vergisidir hep;

Medyûn ona cemiyyet-i, medyun O'na ferdi.

 

Medyundur o mâsûma bütün bir beşeriyet...

Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

 

Hilvan, 11 Rebiülevvel 1347 (1931)

Bugün 930 ziyaretçi (1150 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol