DAĞIN DESTANI
DAĞIN DESTANI
Dağa selam olsun
Gözleri kalmasın yolda
O başında parıldayan
Çağıran yüreğimizi
Omuz veren
Kırmak için kelepçelerimizi
Yediveren gülleri
Bereketinden haberdarız.
Mercan işçisidir zaman
Uzanırsa ellerimiz
Kirin ve pasın arasından
Yenilendiğinde her şey
Yeni filizlere tohum
Ay dolanır ya
Bulutlar gezinir ya öyle
Gezdiğimiz
Şehrin sokaklarıdır caddeleridir
Uzaksa evlerimiz
Aklayıp evlerimizi
Yeryüzünün deruni genişliği için
Açmak için yüreğimizin kapılarını
Caddeleri ve sokakları açmak için
O parıldayan başında dağın
Bizi bütün hüznümüzle
Çağıran sevda.
Dağı dağ bileli
Yaşamak bileli
Gümrah sakallı dağlılar
Onun içindir ki
Ceylanları koşturmak gerek
Alışmak gerek uzun koşulara
Alıştırmak gerek
Gölgeyi gölgeden ayırarak
Yakarak ateşleri
Yakarak gemileri
Yanlışların yasakların
Cetvelini aynaya tutup
Yansıyan ne varsa yüzümüze
Yüzümüzü Kâbeye
Zamansa yeminle belirlenmiştir
Yaprak dökümü belirlenmiştir
Bağ bozumu belirlenmiştir
Dağ sırlanmış belirlenmiştir.
Sabah
Güllerin ve ebruların
Bir de çocukların ak alınlarında
Masum bakışlarında
Alınmamış oyuncakların
İvecen düşlerinde
Sabah içimizdeki ukdedir
Dağcıdır, çocuklarımızdır
Gülistanımızdır.
İbrahim İbrahim İbrahim ya
Baltanı aramaktayım
Kahrımdan ve acizliğimden
Ağlamaktayım
Susmaktayım çoğaldıkça putlar
Ne kadar da putlar
Şehla bakışlı
Çarşılar pazarlar
İbrahim ya
Cesaretini beklemekteyim
Baltanı aramaktayım.
Dağa selam olsun
Gözleri kalmasın yolda.