MANOLYA

MANOLYA

 

Bana biraz gökyüzü getir

Tek bir kelime bile konuşmadan

Suyun kıyısında durup

İşaret ver kalbime

Gözlerin hangi çiçekten renk almışsa

Mecaz duruşuyla o dalga

Beni de içine çağırsın

 

Konuştukça azalıyor güzelliğim

Dalından düşen bir yaprağın kaderini yaşıyorum

Aynalar kırılınca

Fotoğraflar da düşüyor suya

Muğlak bir cümlenin peşine düşüp

Üşüyorum

Rüzgâra açık bir yanında oluyorum hayatın

 

Merhametin, o ılık rüzgâr değmese yüzüme

Elbet benim de kıyametim olacak

Bedenimdeki dünya kokusu

Kendime sapladığım bu bıçak bu ağrı

Dışımdaki kalabalık içimdeki tenhalık

 

Ne çok şey buluyor beni sen olmayınca...

 

Bana kehanetler üzerine sorular sorma şimdi

Sesim ki bir gölgenin rengine bürünüp

Sana varlığını sunuyor

 

Manolya! Yüz yıllık adresim

Beni bana bırakma

Bak, daracık merdivenlerinden çıkıyorum sarayına

Düşebilirim sen olmasan

Derin kuyulara

Yeryüzü korkularına

 

Ey bir yazın rüyasında

Bir kere daha açan çiçek

Her gölge varlığının esîridir

Âşikâr kıl kendini

Demli bir çay, biraz melâl

Yetmiyor bu hayatı anlamaya

 

İstersen çocuk olur

Defne ağaçlarını düşünürüm

Meleklerin yaprakları altında

Gizli duruşlarıyla oldukları yerde

Beni kimseler bulamaz

Uyurum suların serin yatağında

İstersen yolcu olurum dağlarında

Kapında akşamları bürünüp sabahı beklerim

 

Ey ay ışığı! Gökten bana bakan sûret

Mürekkebi kurumadan şiirimin

Bana bak

Yeni açılmış bir güle benzesin yüzüm

Bugün 150 ziyaretçi (289 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol