GÖZLERİNE YAZILMAMIŞ BİR DESTAN

GÖZLERİNE YAZILMAMIŞ BİR DESTAN

 

bu şiirde iki göz var

biri senin; biri onun

Senin o karanlık, küf kokulu

matem gözlerini terkediyorum

 

biliyorum; saçlarının sarısı

gözlerinin yeşiline karışmış

biliyorum; sana benzemek için

melikeler birbiriyle yarışmış

fosforlu ve derin bakışlarına

çağlar boyu nice destanlar yazılmış

oysa ben görülmedik bir lale yaprağına

gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum

gözlerin değişip kaplasın karanlığı

bütün ufukları sarsın gözlerin

gene de hep bende kalsın gözlerin

 

l

kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

atlılar kaybeder yolunu, hasretimin

posta güvercinleri geri dönmez ülkeme

yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım

kapama gözlerini; karanlıktan korkarım

 

ll

ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi

mekanımı gülistan eyleyendir gözlerin

isyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan

Kabil’in ruhunu kan eyleyendir gözlerin

vuslat aşkını Leyla düşürmedi çöllere

arzı Mecnun’a hicran eyleyendir gözlerin

gözlerinde başladı tarihin macerası

Adem’i Havva’ya ram eyleyendir gözlerin

Kerem dağlar ardında aradı gözlerini

Kamber’i bile viran eyleyendir gözlerin

Ferhat dağları deldi yolunu bulmak için

sevmeyenleri giryan eyleyendir gözlerin

suların emzirdiği muamma bir çocuğu

yedi iklime hakan eyleyendir gözlerin

 

lll

gözlerin göklerinde

her yüzyılın başında

birer akkor olmuş gözlerin

çekip çıkarsam da mısralarımı

ben yalnız gözlerinin şairiyim aslında

 

hangi rüzgara verdiysem aşkımı

beni alıp yangınlara götürdü

muştu beklediğim bütün yelkenlilerden

ateş düştü içime

 

lV

yüreğimden fışkıran bir “ah” mıdır gözlerin

beni benden koparan “eyvah” mıdır gözlerin

Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil

yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin

ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma

kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin

Arif Bey’i Itri’yi ömür boyu inleten

nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin

kubbesinde yitirdim zaman duygularımı

akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır gözlerin

ruhumu baştan başa acılarla dokuyan

beynimi kurşunlayan silah mıdır gözlerin

her köşede zifiri bir silüet bırakan

gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin

renkler avare; sitem başıboş kuytularda

mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin

yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin

 

V

nihan kıldı gözlerin bana kapılarını

oysa ben gözlerinden girerdim yüreğine

her bakışın bir damla ab-ı zindegan idi

hicranlı her gülüşün bin yıllık figan idi

içime, soluşundan sonra koyu renklerin

birer şirpençe gibi düştü gözbebeklerin

feryadıma gök bile bigane değil şimdi

söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin

gözlerinde mi mehtab; mehtabın mı gözlerin

 

Vl

çağlayanlar bile hararetlidir

buğday başağının açlığıdır ufuklar

siperleri aşıklar mı doldurmalıydı

zalimler mi

neden böyle hıçkırıklı, umutlar

 

Vll

beni hangi urganla bağladın gözlerine

beni hangi ırmağa karıştırdın yeniden

senden kopamıyorum gözlerin var oldukça

sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça

gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim

ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim

indirme kirpiğini; tutuşmasın kainat

nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim

sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim

 

Vlll

diyorlar ki ağla

ağla ki dumanı dağılsın yolların

ağlamayı denizlere bıraktım

 

 

yalnız gözlerindir hayatta kalan

uğruna adandığım

mahşeri sularla çevirip dört yanından

gönlümde sakladığım

aynalarda arayıp bulamazken günboyu

gölgesinde konakladığım

gözlerindir ufkumda dalgalanan

 

Rüstem’in kanını döktüm yerlere

İstanbul’u kuşattım gözlerin için

Azrail’e koştum siperlerimden

gözlerine baka baka dirildim

niçin kızıl kıyamettir gözlerin bu gün

niçin heyelan var eteklerinde

İsrafil’den işaret mi almışsın

yanaklarında mahşer kalıntısı

dudaklarında mizan

bütün gamlı hüdhüdler Belkıs’le döner sana

yıldızlar vuslat için her gece iner sana

rengini, gözlerinde kaybolan bilir

 

lX

gözlerin uğrak yeridir bestekarların

şairler hüzne dalar yeşil okyanusunda

eşiğinde ölümsüz dilenciler

gözlerin gecenin intiharıdır

 

sen gözlerine mahkumsun; gözlerin bana

ben şiir yazmasam, kim tanır gözlerini

geçerken yalnızlık sokağından

hangi demirci indirir parmağına çekici

hangi berber yanağını keser müşterisinin

gözlerine bakmasam, doğar mı güneş

 

X

gözlerin boşluğa akan bir ırmak değil

gözlerin sadece ölmek, yaşamak değil

gözlerin tükeniş doruklarında

bulunmayanları aramak değil

gözlerine aşina olduğum günden beri

ben artık her gece sesleniyorum

düşe kalka

yorgun argın

derbeder

yapayalnız

duruyorum; yanlış anlaşılıyor

her hücremde bir inkılab

her gönlümde bir mahitab

evim harab; ömrüm harab

ne ay kaldı, ne de mehtab

gök bulanık; ufuk silik

gene de mağrur ve dimdik

yürüyorum; mezarım oluyorsun ansızın

 

Xl

bu son şiir, o küflü gözlerine yazılan

bu son mezar kalbimde hicranla kazılan

senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken

benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi

her cilven bir ıstırab; her nazın kapkaranlık

yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi

hiç güzel olur muydun gözlerin olmasaydı

ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi

bir kevser ırmağında serinlemek dururken

sellerine karışıp bulanmaya değer mi

aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi

zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi

gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi

Bugün 367 ziyaretçi (448 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol