ELLERİMDE BİR GÖZTAŞI

ELLERİMDE BİR GÖZTAŞI

 

Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum 

Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu 

Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde 

Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi 

Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim 

Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı  

Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç 

Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış 

Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık 

Sabahcı kahvelerde bir çiroz ötüyordu 

Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri 

Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler 

Uyuklar gibi üstünde mermer masaların 

Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış 

Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında 

Öbür tahtalara öbür insanlara doğru 

Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum 

Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu 

Ağardım, nisanlayınca gece, ve yavrulayan yalnızlık 

Ya da ilk insanın doğduğu, öldüğü dağdı Moby Dick 

Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan 

Çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu 

Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri 

Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde 

Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum 

Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu 

Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde.

Bugün 9 ziyaretçi (248 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol