ANADOLU GERÇEĞİ

ANADOLU GERÇEĞİ

 

Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla

Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını

Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla

Yaşadın mı bir yağmur duasını

Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi

Kulak verdin mi yürekten kavala, saza

Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla

Durdun mu toprakta namaza ?

 

Bilir misin köylerde akşam olunca

Çekilir el ayak ortalıktan...

Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.

Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan

Kurbağa feryatları, köpek ulumaları...

 

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri

Topraktır hep damları, duvarı kerpiç...

Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek

Tandır başlarında uyudun mu hiç?

 

Kış günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden

Gördün mü dehşetini, tipinin karın...

Çektin mi hiç acısını istasyonlarda

Tandır ekmeği satan, yumurta satan

Yarı çıplak çocukların...

 

Kılığın kıyafetin sarmadı beni

Söylediğin türküler bizim türkümüz değil

Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını

Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden

Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş

İnsanlar selâmını esirgemeden

Savuş git içimizden...

Bugün 344 ziyaretçi (767 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol