ACEM ŞAHI

ACEM ŞAHI *

 

“Be-merdî ki mülk-i serâser zemin

Neyerzed-ki hûnî çeked ber zemin.” **

Sâdî

Gürz-i girân-ı zulmünü ey kanlı nâsiye;

Eyvân-ı zer-cidârına as ziynetin diye!

 

Al kanlı bir kefenle donat hayme-gâhını,

Canlarla yak meşâil-i mâtem- penâhını!

 

Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanları,

Dendân-ı gayz u kahra şebîh üstühanları

 

Yâd eylesin mezâlimini tâ ebed senin,

Ey cephesi, kitâbesi bin kanlı medfenin!

 

Ey bir hayâle tuhfe kılan bin hakîkati,

Ey âhenîn eliyle kazıp kabr-i milleti,

 

Nûr-ı hayât ufuklarını herc ü merc eden

Leylin şedîd zulmetini rûha mezc eden’

 

Envâr-ı mihr-i fikri sen ey hâksâr eden,

Meyyitlerin izâmı gibi târumâr eden!

 

Ey hâdimi serâçe-i mâtem feşanların!

Rahş-i akûr-i zulmüne pâmâl olanların

 

Gül-gonce-i mezârı mıdır tâc-ı devletin?

Tutmuşsa da avâlim-i efkârı şöhretin,

 

Zannetme ki hükûmetinin efseriyledir...

Sadî'lerin mezâr-ı çemen-ber-seriyledir.

 

Sa'dî'lerin mezârı, evet, bir avuç türâb...

Tahtınsa bir cihan ki senin âsüman-meâb!

 

Lâkin o kabre bence fedâ taht ü efserin...

Makber-güzîn olup da sükût eyliyenlerin

 

Feryâd-ı vâpesînine değmez bu velvelen...

Mudhik gelir nigâh-ı temâşâma hâilen!

 

Bin mülkü, milleti yok eden pençe-i felek,

Bir şahsı şüphesiz ebedî kılmamak gerek.

 

Mâzî ki işte makbereler mâverâsıdır,

Milletlerin haziyre-i zair-cüdâsıdır

 

Atfeylesen nigâhını ka'r-ı zalâmına;

Milletlere gözün ilişir na'ş nâmına!

 

Dârâ'ların o nâsiye-i târumârını,

Ecdâdının izâmını, çökmüş mezârını

 

Pîş-i nigâh-ı ibretine al da bir düşün...

Çoktur bu rütbe dağdağa bir kabza hâk için!

 

İklîmler alan o muazzam Napolyon'un

Bir hufredir kazandığı şey. İşte bak onun

 

En son serîri makbere-i mâtemîsidir,

Akreplerin nedîmi, yılanlar enisidir!

 

Yer kalmamış sarây-ı muallâna bak utan:

Mâtem-sarâylarla dolu sâha-i vatan!

 

Emr-i cihan-mutâı bu dünyâyı râm eden

Eslâfının -bugün düşünürsek -değil iken

 

Toprak olan dehenleri feryâda muktedir,

Hâlâ senin bu velvele-i nahvetin nedir?

 

“Riyâset be-dest-i kesânî hatâst

Ki ez-destşan-i desthâ ber-hudâst” ***

Sa'dî

 

Bu müdhiş velvelen İrân'ı dâim inletir sanma.

"Muzaffersin!" diyen sesler bütün hâindir, aldanma.

 

Zaferyâb olduğun kimdir? Düşün bir kerre, millet mi?

Adâlet isteyen bir kavmi vurmak gâlibiyyet mi?

 

Nasîbin yok mudur bir parça olsun âdemiyyetten?

Nasıl aldırmıyorsun yükselen feryâda milletten?

 

Emîn ol bunca mazlûmun yüreklerden kopan âhı,

Tependen indirir elbette bir gün lâ'netu'llâhı!

 

Sığınmış olduğun şevket-sarây-ı zulmü pek muhkem

Hayâl etmektesin... Lâkin ne bârûlar, ne müstahkem

 

Penâh-ı bî-amanlar, heybet-i Kahhâr-ı Mutlak'la,

Kökünden devrilip bir anda yeksân oldu toprakla!

 

O, bir çok memleket vîrân edip yaptırdığın eyvân

Harâb olmaz mı? Kabristâna dönmüşken bütün İran?

 

Evet, İrân'ı kabristâna döndürdün, helâk ettin;

Kefen yaptın girîbân-ı ümîdi çâk çâk ettin!

 

"Bütün dünyâ için bir damla kan çoktur" diyorlar, sen,

Şu ma'sûm ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden!

 

Yüzünden perde-i temkîni artık kaldırıp attın:

Ne mâhiyyet, nasıl fıtrattasın, dünyâya anlattın!

 

Livâü'1-hamd-i hürriyyet iken İslâm için gâyet,

Nedir pâmâl-i istibdâdın olmak öyle bir râyet?

 

Kazak celbeyleyip tâ Rusya'dân sâdâtı çiğnettin;

Yezîd'in rûhu şâd olsun... Emînim çünkü şâd ettin!

 

Şehâmet gösterip binlerce Beytullâh'ı bastırdın;

Şecâat arz edib birçok ricâlullâhı astırdın!

 

Ne Allah'tan hayâ ettin, ne Peygamber'den âr ettin:

Devirdin kâ'be-i ulyâ-yı dîni, hâk-sâr ettin!

 

Hamâset perverân-ı kavmi tuttun bir bir öldürdün,

Umûmen Şark'ı ağlattın, umûmen Garb'ı güldürdün..

 

Hayır, hiçbir gülen yok, sızlıyor Garb'ın da vicdânı,

Görüp ecsâd-ı mazlûmîne meşher hâk-i İrân'ı!

 

O Sâ'dî'ler, o Hâfız'lar, o Firdevsî, o Râzî'ler,

Gazâlî'ler, o Kutbüddin, o Sa'düddin, o Kâdîler.

 

Yetiştirmiş; o Örfi'nin, o birçok şems-i irfanın

Ziyâsından tenevvür eylemiş iklîmi dünyânın,

 

Bugün makhûr-i nâdânîsidir bir fırka haydûdun!

Nedir pinhân olan esrârı bilmem, bunda Ma'bûd'un.

 

Hayır, Ma'bûd'a ircâında yoktur bunların ma'nâ:

Yataklık eylemez cânîye -hâşâ- bir zaman Mevlâ.

 

Şehâmet perverâ, Şâhâ! Zaman, bî-dâdı kaldırmaz;

Hatâ etmektesin şâyed diyorsan "Kimse aldırmaz."

 

Bu istibdâda artık bir nihâyet ver ki: İstikbâl

Karanlık derler amma işte pek meydanda: İzmihlâl!

 

*********************

 

* Mehmet Akif bu manzumeyi Mithat Cemal ile beraber yazmışlardır. Birinci parça Mithat Cemal'e ait olup, ikinci parça Mehmet Akif'indir.

 

** "Baştan başa bütün dünya, bir damla kanın yere dökülmesine değmez."

 

*** "Zalimliğinden halkın Allah'a sığındığı kimselerin, devlet başında kalmaları doğru değildir."

Bugün 83 ziyaretçi (182 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol